"2017'de Seçim Olmaz"

"2017'de Seçim Olmaz"
CHP Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu; pek çok konuda açıklamada bulundu. Gaytancıoğlu, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun yürüme kararı almasını da anlattı.

CHP Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu, Gündem Gazetesine açıklamalarda bulundu. Gaytancıoğlu; 2017 yılında seçim olup olmayacağı yolundaki tahminlerden Türkiye'nin tarım politikasına, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun yürüme kararı almasının hikayesinden miting gününe kadar pek çok konuda açıklamada bulundu.

CHP Edirne Milletvekili ve Genel Başkan Başdanışmanı Okan Gaytancıoğlu, Gündem Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Murat Savaş'a yaptığı açıklamalarda, AK Partinin iç tüzüğü getirmesi nedeniyle yakın bir zamanda seçim yapmayacağını iddia ederek: "Önümüzdeki hafta iç tüzük gelecek. İç tüzüğün geçmesi demek, 6 bin maddelik anayasa değişiklik paketinde yer alan maddelerin birer birer gündeme gelmesi anlamına gelir. AKP, başkanlık sisteminin altyapısını hazırlamıştır, şimdi yasal hale getiriyor. Meclisteki yasaları, anayasa dahil olmak üzere her şeyi günün şartlarına uygun bir şekilde geçirmeye çalışıyor. Onu da bir sene içinde yapar. Seçimler 2017'de olmaz." dedi.

"TOPRAK MAHSULLERİ OFİSİ NİYE VAR?"

Gaytancıoğlu, açıklamalarında gümrük vergisi indirimleri ve Toprak Mahsulleri Ofisinin (TMO) açılamamasına da değinerek: "Devlet, alıcı olarak piyasaya girmek zorunda. TMO niye var? Görevi piyasayı düzenlemek. Alacak ve muhafaza edecek. Çiftçilerin muhafaza edecek bir deposu yok ama TMO'nun var." ifadelerine yer verdi.

"ÇİFTÇİ PİYASADAN ÇEKİLİYOR"

CHP'nin üreticiye 1 TL'lik taban fiyat, 25 kuruş da üreticiyi teşvik eden, devlet tarafından üretimin devamlılığını sağlayacak teklifleri olduğunu söyleyen Gaytancıoğlu: "Çitfçi diyor ki; 'Taban fiyat 80 kuruş, 6 ay daha beklersem 50 kuruş alacağım. Ben neden çiftçilik yapayım ki? Kaç dekarım var? 30 dekar. Alıcı var mı? Var.' Ne oldu? Piyasadan çekildi. Çocuğu eskiden babasının tarlalarını işliyordu, şimdi çocuğu da iş arıyor." dedi.

"BÖYLE ZULÜM GÖRÜLMEDİ"

Sosyal devlet ilkesini uygulamayan devletler haricinde dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir zulüm görmediğini belirtilen Gaytancıoğlu: "Hasat zamanı gümrük vergilerinin düşürülmesi ve devletin piyasada olmaması büyük bir handikaptır. Uzun yıllar sonra ilk defa Türkiye’de bunun da yapılması çiftçiye zulümdür. TMO gibi bir müdahale kurumunuz varken bunu çalıştırmıyorsanız, eğer ona 'ürünü al' diyerek bir fiyat açıklamıyorsanız bu yanlıştır. Piyasada alıcı var. Özel sektör giriyor ve şu anda bir fırsatçılık yapıyor. Adam bu işin ticaretini yapıyor, yapar. İmkan olsa 50 kuruşa alır."  sözlerine yer verdi.

"YANDAŞ, ÜRETİCİ VE TÜKETİCİ ARASINDA KALDILAR"

Devletin AK Partili yandaş, üretici ve tüketici arasında kaldığını söyleyen Gaytancıoğlu: "Tüketiciyi düşünmekte hepimiz haklıyız çünkü 80 milyon oy var. Çiftçiyi düşünmüyor çünkü çiftçinin kendisine gitmek zorunda olduğunu söylüyor. 'Tarlasını satsa da bana gelecek, çünkü yoksullaşacak. Ben onu alacağım, yanıma bağlayacağım. 17 milyon kişiden 17 milyon 1 kişi olacak.' diyor. Ama yandaşı koruduğunda yandaşın ona katkı sağlayacağını söylüyor. O para sonunda yine AKP’ye gelecek. Adam bunu düşünüyor, bölüşümü ona göre düzenliyor. Ama CHP, üreticinin de, tüketicinin de kazanmasından yanadır. Sanayici de kazansın. Faturadaki riski devlet üstlenecek. Devletin böyle bir bütçesi var. Devlet vergiyi neden topluyor? AKP, gösteremediği yolsuzluklarla o parayı AKP’ye aktarıyor. Bu bölüşüm tercihidir." dedi.

KILIÇDAROĞLU'NUN YÜRÜME KARARINI ANLATTI

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte başından sonuna kadar devam ettirdiği 'Adalet Yürüyüşü'nün ortaya çıkmasındaki nedenleri sıralayan Gaytancıoğlu: "Gündemde bundan öncesinde Ergenekon ve Balyoz, 17-25 Aralık yolsuzluk dosyası, yargıdaki tarikatçı yapılanma, terör, işsizlik, sıcak paranın bitmesi, ekonomide darboğaz, Suriye ile ilişkilerin kötüleşmesi vardı. AKP bu aralar hukuksuzlaştı. Kendi adamlarını her yere atadı. Gazetecileri içeriye almaya başladı. Türkiye’yi kötü yönetti ve yıllarca beraber olduğu Fetullahçı yapılanma ile bozuştu. 100 bin polisi içeriye aldı. Bunlarda polis suçlu ise eşi de mi suçlu? Aileler yıprandı. Davalar açılamadı. Adam FETÖ'cüyse bir dava açamadı. İddianamesi çıkmadı. 3 günlük asker halen içeride. Adam daha silah tutmasını bilmezken darbe nasıl yapacak? Ama bunun siyasi ayağı bir türlü ortaya çıkmadı. Çünkü darbe komisyonu çalıştırılmadı. Darbe komisyonuna Hulusi Akar ve Hakan Fidan gelmedi, getirilmedi. Darbe komisyonu kapandı ve CHP olarak ayrı bir rapor yazarak kamuoyu ile paylaştık. Tüm bu hukuksuzluklar 16 Nisan’da anayasa referandumu ile taçlandı. YSK’na şaibeli bir seçim yaptırılarak ‘hayır’lar, ‘evet’lerin gerisinde bıraktırıldı. Burada da sabredildi. Ama en son Cumhuriyeti kuran CHP'nin bir milletvekilinin sadece gazetecilik yaptığı için, sadece haber yazdığı için tutuklanmasıyla biz ‘artık bıçak kemiğe dayandı’ dedik. Genel başkanımız da yürüme kararı aldı." ifadelerine yer verdi.

 "ÇOK ÖNCEDEN DÜŞÜNMÜŞ"

14 Haziran’da düzenlenen CHP MYK toplantısı sonrasında Kılıçdaroğlu ile Yozgat’a gitme planı yaptıklarını açıklayan Gaytancıoğlu: "15 Haziran’da Yozgat’a gidiyorduk. Orada da tarım raporu yazmak istiyorduk. Genel Başkanımız ile anlaştık. Çalıştay düzenleyerek halka hitap edecektik ve akşam da iftara katılacaktık. Genel Başkanımızın yanından çıkıp 12'nci kattan en alt kata indim, arabaya bindim. Derken telefon çaldı. Arayan Genel Başkanımızdı. Yozgat’ı iptal ettiğimizi söyleyerek; ‘Enis Bey’i tutuklamışlar. Olağanüstü MYK yapıyoruz’ dedi. MYK’da hiç kimsenin aklına Ankara’dan İstanbul’a yürümek gelmedi. Genel Başkanımız yürümeyi çok öncesinden düşünmüş. MYK'ye da bunu kabul ettirmiş. Çıkıp konuşma yaptı ve ertesi sabah saat 11.00’da Ankara Güvenpark’tan İstanbul’a yürüyerek gideceğini açıkladı." dedi.

"2 BUÇUK MİLYONLA MİTİNG YAPTIK"

'Adalet Yürüyüşü'nün güzel bir yürüyüş olduğunu söyleyen Gaytancıoğlu, yürüyüş boyunca zorlandıklarını da söyledi. Gaytancıoğlu: "Zorlandık çünkü slogan tekti; hak, hukuk, adalet. Ama başka gruplar gelip Gündoğdu Marşı söylemek istediler. Ya da Kürtçe konuşmak, zılgıt atmak istediler. Başka bayraklar açmak istediler. Bunların hepsini engelledik. Türk bayrağı ile yürüneceğini, tek slogan olacağını, hiçbir partinin de sloganının atılmayacağını belirttik. Bin 500 kişiden, 10 binler, 20 binler ve cumartesi günü de 200 bin kişi ile yürüdük. Son gün de 2 buçuk milyon kişi ile beraber miting yaptık." sözlerine yer verdi. EJH