Trakya Kent Konseyleri Birliği 2019 yılı birinci Olağan Genel Kurulu, Çorlu Kent Konseyinin ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Toplantıya Çorlu, Tekirdağ Süleymanpaşa, Kırklareli, Edirne, Uzunköprü, Babaeski, Keşan, Saray, Çerkezköy, Çatalca, Ergene, Lüleburgaz, Havsa, Gelibolu, Silivri ve Kapaklı Kent Konseyleri katıldı.
Çorlu Kent Konseyi Başkanı İlhan Kurt, toplantının açılışında yaptığı konuşmada: "Tüm belediye başkan adaylarını aramızda görmek isterdik. Ama yine de katılanlara teşekkür ederiz. Bir arada olmak çok güzel bir şey." dedi.
Trakya Kent Konseyleri Birliği Başkanı ve Edirne Kent Konseyi Başkanı Ziya Gökerküçük, yaptığı konuşmasında örgütlü olmanın çok güzel olduğunun altını çizerek: "Örgütlü olmak özgür olmaktır. Kent konseyleri; kentli haklarımızın hayata geçmesi için örgütlenmemeizi gerektirir. Bizler gönüllülük esasıyla buradayız. Bizler kentleri yaşam alanlarımız olarak görürken; sermaye, kâr alanı olarak görmektedir." şeklinde konuştu.
Çorlu Belediye Başkanı Ahmet Sarıkurt; kent konseylerinin birlik, beraberlik, dostluk platformu olduğunu belirterek: "Ortak akılla fikir yürütmenin olduğu yerdeyiz. Çorlu Kent Konseyi şehrime büyük katkı sunmaktadır. Belediye olarak yanında olmaya devam edeceğiz. Kent konseylerinin ilkelerine inanıyoruz." dedi.
Toplantının ilk oturumunda kent konseylerinin hedeflerinden olan altı konu değişik masalarda tartışılarak raporlar hazırlandı. İkinci oturumda ise bu raporlar okunup tartışıldı. Raporlar, Bildiri Komisyonu tarafından ortaklaştırılarak ilerleyen günlerde kamuoyuna duyurulacak.
Trakya Kent Konseyleri Birliği 2019 Yılı Birinci Toplantısı Basın Açıklaması
"Trakya Kent Konseyleri Birliği, Trakya’nın çevre ve kent sorunlarının çözülmesinde bilimsel ve toplumsal çözümler üretmeye çalışmaktadır. Hava, su, toprak ve orman varlıklarına karşı, talana varan saldırıları önlemek için insanımızın ve doğamızın yanında durmaktayız. Doğadan, kentli haklarından ve doğrudan yanayız.
Çalışma süreçlerinde sürecinin en önemli ilkesi olan katılımcılık esas alınmıştır. Trakya, su, orman ve toprak varlığı ile ülkemizin önemli ve değer taşıyan bir bölümüdür. Dağlarındaki suları, ağaçları, güya sanayi ile gelişim sağlanacağı inancıyla yok edilmektedir. Pirinci, ayçiçeği, üzümü ile tüm tarımsal varlıklar fabrika temelleri ya da atıkları altında kalmaktadır. İstanbul’ u berbat etmeyi beceren konut ve sanayi kanseri, Trakya’yı da kemirmekte olup, doğal ve sosyal yaşamı yok etmektedir.
Çevre korumacı yargı kararlarının uygulanmaması sonucu çevre kıyımı ve en çok da halkın zarar gördüğü, tarımsal üretim ve hayvancılığın azaldığı, bölgede yaşayanların geçimde acze düşmesi sonucu göçler yaşanmakta köyler ve üretim alanları boşalmakta, boşalan yerlere de çok uluslu sermaye grupları yerleşmektedir. Çevre ve kentlerin kıyımına neden olan neoliberal politikaları engelleyici gayretler artırılmalıdır. Sürdürülebilir kalkınma arkasına saklanmış uluslararası aktörler ile yöneticilerin kardeşliği değil; derelerin, ormanların, doğanın, kentlerin, köylerin kardeşliği için mücadeleye devam sözümüzü yineliyoruz.
İklim değişikliği kuraklık ve sel taşkınları ile bölgemizde acı şekillerde kendini göstermektedir. Gerekli altyapıyı sağlayamayan yerel yönetimlerin kentlerimizi esir alan sel afetlerine gerekli tedbirler alınmalı, yüzey sularının akışa geçmeden toprağa drene olmasının sağlanması için gerekli planlamalar yapılmalıdır. Bölgemizde yakın süreçte yedi büyüklüğünde deprem beklendiği bilim insanlarınca açıklanmaktadır. Yerel ve merkezi yönetimlerin, depreme ve deprem sonrasına hazır olması gerekmektedir.
İmar barışı adıyla çıkarılan kanunla riskli ruhsatsız yapılar yasal düzenlemeyle iskâna açılmış olup uygulamanın yanlışlığı ne yazık ki Kartal’da yaşanan bina göçmesiyle görülmüştür. Kentlilerin sağlıklı güvenli yapılarda iskânı yerel yönetimlerin görev ve sorumluluğudur. Bu sorumluluk imar barışı gibi uygulamalarla vatandaşa yüklenemez. Yanlış ulaşım politikaları sonucu 8 Temmuz 2018 günü Çorlu’da yaşanan tren kazası faciası henüz aydınlatılamamıştır. Bu vesile ile faciada yaşamını yitiren yurttaşlarımızı saygıyla anıyoruz.
Elektrik enerjisi üreten mevcut tesislerle lisans verilen tesislerin üretim kapasitelerinin 2023 yılı için tahmin edilen talepten yaklaşık 83,7 milyar kWh fazla olması, elektrik üretim ve tüketiminde gelecek 10 yılda, yeni lisans verilmese dahi bir darboğazın beklenmediğini göstermektedir. Yapım lisansı verilen elektrik üretim tesislerinin %47’si Trakya Bölgesi illerindedir. 2003 yılından bu yana verilmiş olan ve çoğunun yapımı süren tesis lisansları dikkate alındığında elektrik enerjisi açığının olmadığı ve Trakya Bölgesi’nde yeni enerji üretim tesislerine ihtiyaç olmadığı kesindir.
Trakya tarım alanları Tarımsal Sit Alanı ilan edilmelidir. Trakya yer altı ve yer üstü su varlıkları içme suyu ve tarımsal sulama amaçlı olarak kullanılmalıdır. Trakya bölgesinde sanayi gelişimi sınırlandırılmalı ve tarımsal fonksiyon doğa korumacı şekilde geliştirilmelidir. Trakya bölgesi planlamasında kamu yararına aykırı, doğal varlıklarımıza zarar veren tüm proje ve plan değişikliklerinden vazgeçilmelidir. Bölgemize dair tüm yatırım ve projeler için karar aşamasında Sağlık Etki Değerlendirmesi (SED) yapılması ve Çevresel Etki Değerlendirmesinin (ÇED) yapılması zorunluluktur. Trakyalılara rağmen yapılan plan değişiklikleri anti-demokratik ve halkın katılımından tamamen uzaktır."