İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, maktul Uğur Kurt'un ailesi ile taraf avukatları katıldı.
CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ile bazı partililerin de izleyici olarak takip ettiği duruşmada esas hakkındaki mütalaasını açıklayan cumhuriyet savcısı, 22 Mayıs 2014'te terör örgütü DHKP-C'nin, bir internet sitesi aracılığıyla Okmeydanı'ndaki İstanbul Ticaret Odası Ticaret Lisesi öğrencilerine yönelik boykot çağrısı yaptığını söyledi.
Meydana gelebilecek muhtemel terör eylemlerinin önlenmesi amacıyla bölgede emniyet güçlerinin görevlendirildiği aktarılan mütalaada, sanık polis memuru S.K'nin de söz konusu lisenin bulunduğu alanda görevlendirilen ekipte olduğu ifade edildi.
Mütalaada, sabah saatlerinden itibaren lisenin etrafında bazı kişilerce terör örgütünün propagandasına dönüştürülen toplantı ve gösteriler yapılmaya başlandığı ve polislere taş, sopa ve molotofkokteyli ile saldırıldığı belirtildi.
Olaya müdahale eden polislerin kullandığı zırhlı aracın Piyalepaşa Caddesi'ne dönüş yapacağı sırada caddenin karşı istikametinden atılan molotofkokteylinin aracın ön havalandırma camından içeri girdiğine yer verilen mütalaada, alev alan araçta polis memuru S.K'nin de bulunduğu kaydedildi.
Mütalaada, olayda sanık S.K'nin yüzünde ve alnında birinci derece yanık oluştuğu aktarılarak, kimliği tespit edilemeyen şüphelilerin polis memurlarına saldırmaya devam etmesi üzerine bazı polislerin şüphelilerin bulunduğu yöne doğru ateş ettiği, bazı polis memurlarının da havaya ateş ettikleri anlatıldı.
Açılan ateşte Piyalepaşa Caddesi'nin alt tarafında bulunan cemevinin avlusunda cenaze töreni için beklemekte olan ve olaylarla ilgisi olmayan Uğur Kurt'un baş bölgesinden yaralandığı belirtilen mütalaada, Kurt'un kaldırıldığı hastanede kurtarılamadığı ifade edildi.
Mütalaada, sanık polis memurunun meşru müdafaa kapsamında kendisine molotofkokteyli atan Cafer Karabayır'a ateş ettiği ancak şüpheliye isabet ettiremeyerek cemevi avlusunda bulunan maktul Uğur Kurt'u vurarak ölümüne sebebiyet verdiği bilgisi verildi.
Mütalaada, bu nedenle sanık S.K'nin "taksirle ölüme neden olmak" suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
Mütalaanın okunmasının ardından söz alan taraf avukatları savunma yapmak için süre istedi.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, taraflara mütalaaya karşı savunma yapmak için süre vererek duruşmayı erteledi.
Olayın geçmişi
Uğur Kurt, Okmeydanı'nda 22 Mayıs 2014'teki olaylar esnasında, bir yakınının cenaze törenine katılmak için Okmeydanı Cemevi'nde bulunduğu sırada başına mermi isabet etmesi sonucu yaralanmış ve kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmişti.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından hazırlanan iddianamede, sanık polis memuru S.K. hakkında "taksirle öldürme" suçundan 6 yıla kadar hapis cezası talep edilmişti.
Dosyanın gönderildiği İstanbul 85. Asliye Ceza Mahkemesi, sanığın "taksirle öldürme" değil, "kasten öldürme" suçundan yargılanması gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, sanığın "olası kastla öldürmek" suçundan 20 ila 25 yıl arasında değişen sürelerdeki hapis cezasını öngören hükme göre yargılanmasını istemişti.
Dava dosyası, istenen cezanın ağır ceza kapsamında olması nedeniyle İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmişti.
Savcı 25 yıla kadar hapis istemişti
Yargılama sırasında esas hakkındaki görüşünü açıklayan cumhuriyet savcısı, sanığın olası kastla hareket edip Uğur Kurt'un silahla ölümüne sebebiyet verme suçundan 20 yıldan 25 yıla kadar hapis cezasına çarptırılmasını talep etmişti.
Davayı karara bağlayan mahkeme heyeti, sanığa "taksirle ölüme neden olma" suçundan 2 yıl hapis cezası vermişti. Duruşmadaki tutum ve davranışlarını lehine takdiri indirim nedeni kabul ederek sanığın cezasını 1 yıl 8 aya indiren mahkeme, bunu da 605 gün karşılığı 12 bin 100 lira adli para cezasına çevirmişti.
Kararın ardından Uğur Kurt'un eşi Narin Kurt'un başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi, "maktulün yaşam hakkının ihlal edildiğine" karar vererek sanığın yeniden yargılanmasına hükmetmişti.