ÇANAKKALE KÖPRÜSÜ VE AYKIRI FİKİRLER ÜZERİNE...

ENEZ MEKTUBU / Ulaş DEMİRAYKusur bende mi? Bilmiyorum. Çoğu zaman solcu bilinen partilerle, kişilerle, en yakın yol arkadaşlarımla bile öylesine farklı, öyle ters düşüyorum ki kendimi tekrar tekrar gözden geçirmem gerekiyor....

ENEZ MEKTUBU / Ulaş DEMİRAY

Kusur bende mi? Bilmiyorum. Çoğu zaman solcu bilinen partilerle, kişilerle, en yakın yol arkadaşlarımla bile öylesine farklı, öyle ters düşüyorum ki kendimi tekrar tekrar gözden geçirmem gerekiyor. Ancak kendimden söz etmekten hoşlanmasam da geriye baktığımda ülkenin kırılma noktalarında çok da yanlış tavırlar koymadığımı izliyorum. Örneğin 1982 Anayasa oylamasında HAYIR oyu kullandığımın, 1980 sonrası SODEP’de siyaset yaptığımın, CHP-SHP birleşmesine karşı çıktığımın, sonrasında Baykal’la sosyal demokrat olunamayacağını düşünerek CHP’den istifa ettiğimin, 12 Eylül 2010 da yapılan Anayasa oylamasında YETMEZ AMA EVET dediğimin, HDP barajı geçsin diye 2 kez HDP’ye oy verdiğimin yanlış olduğunu düşünmüyorum. Üstelik bu tavırları alırken, lafla değil yazarak yani tarihe not düşerek, yani gizlemeyerek riyakarlıktan uzak bir tavır sergiliyorum.

***

Örneğin; Avrupa Birliği’ni ve NATO’yu bir barış projesi olarak görüyor, NATO’dan ayrılmayı solculuk sayanları anlayamıyorum. Ne yazık ki gelinen noktada NATO’ gibi caydırıcı güçlere hala gereksinim var. O halde NATO içindeki 2'nci büyük orduya sahip bir ülke olarak bu ittifak içinde saygınlığımızı artırmak, yanlış olan ne varsa onarmak, barışa daha gerçekçi bir yön vermek için ağırlığımızı koymayı niye düşünmüyoruz? NATO’yu kötülemek, ayrılmayı düşünmek yerine kendi etkisiz, yönsüz, güçsüz dış politikalarımızı gözden geçirmek gerekmez mi?

Yahu kardeşim, İsveç’in, Finlandiya’nın, Ukrayna’nın NATO’ya girebilmek için çırpındığı bu dönemde hangi akılla NATO’dan çıkmayı ulusalcılık, milliyetçilik, solculuk sanıyorsunuz? NATO desteği olmadan sadece piyade tüfeği ve SİHA’larla bu bölgede çok mu güçlü olduğunuzu düşünüyorsunuz? Yeter mi sanıyorsunuz.

***

Dostlarımla yeni ayrışma konumuz da Çanakkale Köprüsü... Diyelim ki 10 yıl ödemeli 1000 TL kredi alarak bir ev sahibi oldunuz. 10 yılın sonunda toplamda 1500 TL ödemeyecek misiniz? Aldığınız bu konutu kiraya verseniz, yetmiyorsa kalanını cebinizden ödeseniz, 10 yıl sonra da aldığınız kredinin 2-3 misli değer kazanmış bir konuta sahip olsanız bu yanlış bir yatırım mı? Bu konut size yaramasa bile torunlarınıza kalsa güzel olmaz mı? Hesap ettim; geçsek de, geçmesek de, ya da köprüden hiç araç geçmese bile 16 yılda her birimizin cebinden sadece 500 TL çıkacak. Yani yılda kişi başı 30 liraya bir köprüye sahip olacağız. Ben mi yanlış hesap ediyorum?

***

“Çanakkale Boğazı’na köprü yapılması yanlıştır” demek başka “Daha ucuza yapılırdı” ya da “ödeme süresi uzun” ya da “kaliteli malzeme kullanılmadı” ya da “Yeri yanlış oldu” ya da “geç kalındı” demek başka… Ama “Borcunu torunlarımız bile ödeyecek. Bu AKP ne yaparsa yanlıştır” demek başka. Çanakkale köprüsü 1970'li yılların EFES YOLU Projesi içinde zaten var olan bir proje. Bu proje kapsamında bugüne kadar harcanan para ile 2 köprü yapılırdı. Köprünün yapılması AKP’ye nasip olmuştur ama bir DEVLET PROJESİ olarak 40-50 yıldır sürdürülen bir projedir. Hepimizindir. Mazotun 20 TL olduğu bir dönemde, altında Milyon değerinde mercedesle Bodrum'a tatile gidenler bırakın 200-300 TL ödesin. Ben nasipse bir hafta sonra bu keyfi tatmak için 2011 model Dacia marka arabamla bir geçiş yapıp hisseme düşen 200 TL'yi ödeyeceğim..

***

Ne zaman doğruya “DOĞRU” yanlışa “YANLIŞ” demeyi öğrenirsek barışa, kardeşliğe, giden yolun kapısını aralamış oluruz. Şiddet içermedikçe ne zaman bir birimizin aykırı fikirlerine önem verir, dinler, saygı gösterirsek o zaman demokrat ve çağdaş bir toplum oluruz. Umarım fikirlerime katılmasanız da beni de böyle kabul edersiniz.

Köşe Yazısı Haberleri