ENEZ MEKTUBU / Ulaş Demiray
Aklı olan evinde otursun. Gerekiyorsa 30 gün taş yesin. Devlet izin verse de dükkanını açmasın, kapatsın. Evde bile maske ile gezsin. Yoksa küçücük bir tedbirsizlik ya da birilerinin sorumsuz davranışlarından ötürü ölmek hiç de kader falan değil. Virüs azgınlaştı. Her an kapımızın önünde dolanıp duruyor. Şu son haftada tanıdık, bildik, dost, akraba o kadar çok bulaşık ve hatta ölüm var ki evimizden başka kaçacak yerimiz yok… O bile artık tam güvenli değil..
***
Pandemi ile mücadelede İlk önceleri gayet başarılı bir süreç yaşanıyordu. Ölen hasta sayısı 15-20 li rakamlara düşmüştü. Sonra ne olduysa oldu. Kapitalist kafaların baskısı ağır geldi, “YENİ NORMAL YAŞAM” diye bir kavram icat edildi. İstanbul’un kapıları ardına kadar açıldı ve virüs Anadolu’nun her yanına hızla yayıldı. Çin’in Wuhan örneğindeki gibi İstanbul’u 1 ay karantinaya almış, şehirlerarası hareketi sıfırlamış olsaydık, ekonomiyi daha da batırıp şimdilerde “Aşı için nereden döviz bulacağız?” diye düşünmeyecektik.
***
Bu salgının yoğunluk merkezi İstanbul’du.. O nedenle kapılarını kapatıp, salgını Anadolu’ya sıçratmadan karantinaya alınmalıydı. İstanbul’da bazı kısıtlamalarla işletmeler kısmen açık da olabilirdi.. Ekonomi yavaş da olsa 1 ya da 2 ay idare edebilirdi. Şimdi geriye doğru bakıldığında ekonomide hiçbir mesafe alınmadığı gibi, 10 binden fazla ölüm bu sürecin en acı ve geri dönülmez faturası oldu. Salgın yaygınlaştıkça artan sağlık masrafları da “YENİ NORMAL YAŞAM”ın getirdiği 3-5 kuruşu katlayarak geri götürdü. “ÖNCE İNSAN “ diyerek yola çıkanların insanlık anlayışı 3-5 dolar karşısında iflas etti.
***
Hala aynı yanlış yapılıyor. Hala İstanbul’da alınması gereken daha ciddi önlemlerden kaçan bir anlayış var. Hala İstanbul’un kapıları ardına kadar açık. Hala toplu taşıma araçları virüs üretim merkezi gibi faaliyet gösteriyor. Hala İstiklal Caddesi gibi cazibe merkezleri kalabalıklarla dolup taşıyor. Bir takım sorumsuzların, bir takım vurdum/duymazların, bir takım bilime inançsız insanların keyfine göre yaşadığı bir İstanbul’da salgın bitmez.Yaşlıları değil, öncelikle bu sorumsuzları, bu toplum düşmanlarını karantinaya almak gerekir. İstanbul’da salgın bitmezse Türkiye’de salgınasla bitmez. Enez’de Salim Yumurtacı’nın kahvehanesini kapatsan da bitmez, kapatmasan da bitmez.
***
Geldiğimiz süreçte kime “Geçmiş olsun” diyeceğimizi, kime “Başsağlığı” dileyeceğimizi şaşırdık. En yakınlarımıza bile son görevlerimizi yapmaktan aciz kaldık. Ama ne mutlu bize ki, ekonomide güven endeksi hızla yükseliyor.
Yersen...