"Ulaşım yerel yönetimin görevidir"

"Ulaşım yerel yönetimin görevidir"
Edirne Kent Konseyi Yürütme Kurulu, kent içi toplu ulaşım konusunda çıkan olumsuz haberlerde ETUS yetkililerinin ekonomik zorlukları ve icra durumları öne çıkarılarak, adeta ETUS'un mağduriyeti algısı yaratıldığını belirterek,...

Edirne Kent Konseyi Yürütme Kurulu, kent içi toplu ulaşım konusunda çıkan olumsuz haberlerde ETUS yetkililerinin ekonomik zorlukları ve icra durumları öne çıkarılarak, adeta ETUS'un mağduriyeti algısı yaratıldığını belirterek, "Bu durum bir kez daha göstermektedir ki yerel yönetimin kamusal görevi olan kent içi toplu ulaşımda etkin olması zorunludur." dedi.

Kentin toplu ulaşım sistemi olan Edirne Toplu Ulaşım Sistemi (ETUS) ile ilgili basın açıklaması yapan Edirne Kent Konseyi (EKK) Yürütme Kurulu üyeleri; salgın nedeniyle ETUS'un hareket saatlerinin uzun aralıklarla yayıldığını, bu kararları takip edemeyen kentlilerin saatlerce duraklarda beklemek zorunda kaldıklarını, minibüs hareket saatlerinin duraklarda belirtilmesi ve kurallara uyulması gerektiğini söyledi. Salgın döneminde ETUS'un sağlıklı ulaşımı sağlamakta yetersiz kaldığını belirten açıklamada, "Üst makamlarca belirtilen araç içi yolcu sayısı da genelde aşılmıştır. Maske kullanmak vatandaşlık görevi olmakla birlikte, maskesiz yolcunun araçlara alınmaması yerine kendisine bir maske verilmesi şeklinde çözüm üretilememiştir." ifadelerine yer verildi

Konuyla ilgili olarak EKK Yürütme Kurulu tarafından yapılan açıklamada şunlara yer verildi:

"Kentimizin toplu ulaşım sistemi olan ETUS (Edirne Toplu Ulaşım Sistemi); kent ulaşımını özelleşmeci bir mantıkla çözmeye niyet eden bakışın iflasıdır. Yerel yönetimlerin sosyal ve kamusal görevlerinden birisi olan kent içi toplu ulaşımda bu görevini anımsamaması konusundaki ısrarı bu güzel kentin insanlarını mağdur etmektir. Yerel yönetimlerin sosyal ve kamusal görevlerinden birisi olan kent içi toplu ulaşımda bu görevini anımsamaması konusundaki ısrarı bu güzel kentin insanlarını mağdur etmektir.

Kentimizin kent içi ulaşım geçmişine kısaca baktığımızda şunu görmekteyiz. Yıllarca değişik kooperatifler eliyle yürütülen kent içi ulaşım olumsuz sonuçlara ve paylaşım kavgalarına neden oluyordu. Bu nedenle belediyenin önderliğinde bir sistem oluşturulması gündeme geldi. Ancak zamanın yöneticileri soruna; toplu taşıma değil, belediyeye veya birilerine para kazandırma olarak yaklaşınca ilk düğmeyi yanlış iliklemiş oldular.

Değişik amaç ve çıkarlara dair tartışmaların yaşanması sonrasında 2011 Eylül ayında ETUS mevzuatı Belediye Meclisinde kabul edildi. Kentlinin taraf olamadığı, yerel yönetimin kent içi ulaşımdan çekildiği ve bütüncül bir ulaşım planını kapsamayan bu kararı Kent Konseyi ve birkaç kentli İdare Mahkemesine taşıdı. Mahkeme; toplu taşıma hizmetinin tekel oluşturacak şekilde kamu yararı gözetilmeden düzenlendiğini, belediyeyi zarara götürecek maddeler olduğunu ve bu nedenle ETUS katılım sözleşmesinin kabul edilmesine ilişkin kararı hukuka, mevzuata, kamu yararına aykırı buldu. Kararı üst mahkemeye taşıyan ETUS ve belediyenin itirazları da kabul edilmedi. Aslında bu karar belediyeye kent içi ulaşımda kamusal görevini yapmasına olanak sağlıyordu.

Bu süreçte Kent Konseyi’nin, tarafların hazır bulunduğu toplantılarda çıkan sonuç da belediyenin kamusal görevini yapmasını işaret ediyordu: "Ulaşım; belediyenin en temel görevidir. Ulaştırma planları rant değil insan odaklı olmalıdır. Belediye ulaşımdan tamamen çekilemez ya da kendi işini başkasına devredemez. Belediye yaya ve bisiklet ulaşımını temel alan ulaşım politikaları oluşturmalıdır. Ulaşım, kentsel sorunun parçası olarak tüm yönetim düzeyleri ve ilgili tüm aktörlerin katılımı ile ele alınmalıdır. Bütünlük içinde yönetilmesi gerekmektedir. Topluma hesap verebilirlik ve kararlarında şeffaflık olmazsa olmazlardandır." Ama maalesef dikkate alınmadı.

Bu gün kentimizin toplu ulaşım sistemine baktığımızda; kentliler, kent ulaşımını sağlayan kooperatif üyeleri, bisikletliler, yayalar, engelliler ve ulaşımda çalışan sürücüler dahil herkes mağdurdur. Bu mağduriyette salgının etkisi elbette vardır. Ancak gelişen duruma göre çözümler üretmek de idarelerin görevidir.

ETUS araçları pahalı olmasına rağmen kentliye hizmet verememiş ve basından öğrendiğimiz kadarıyla da ekonomik olarak zor durumda olduklarını beyan etmektedirler. ETUS’un ticari kaygısının olumsuz sonucunu kentli çekemez, çekmemelidir.

Salgın nedeniyle ETUS’un hareket saatleri uzun aralıklara yayılmıştır. Bu kararları takip edemeyen kentliler saatlerce duraklarda beklemek zorunda kalmaktadır. Minibüs hareket saatlerinin duraklarda belirtilmesi ve kurallara uyulması gerekmektedir.

Salgın döneminde ETUS sağlıklı ulaşımı sağlamakta yetersiz kalmıştır. Üst makamlarca belirtilen araç içi yolcu sayısı da genelde aşılmıştır. Maske kullanmak vatandaşlık görevi olmakla birlikte maskesiz yolcunun araçlara alınmaması yerine kendisine bir maske verilmesi şeklinde çözüm üretilememiştir.

Ulaşım sorunundan en çok mağdur olanlar ise 65 yaş üstü kesimdir. Eylül ayında bu kesimin sokağa çıkma saatlerinde toplu ulaşımdan yararlanması İl Hıfzıssıhha Kurulunda kabul edilmişti. Sonrasında, 1 Aralık günü başlayan genelgesi kararı ile bu hakkı da ellerinden alındı. Haftanın beş günü üçer saatlik sokağa çıkma süresi içinde yapması gereken zorunlu işler için toplu ulaşımı kullanmak isteyen 65 yaş üstü kentlilerimizin toplu ulaşım araçlarını ücretsiz kullanamaması yurttaşlık haklarına kısıtlamadır.

Yapılması gereken geçmişten dersler çıkarıp acilen ilgili tüm taraflarla, kamusal amacı kılavuz alan “kent ulaşım politikası” üretmektir. Aksi durumda her kesimin mağduriyeti artarak sürecektir. Bilim doğruyu söyler, bu nedenle Kent Konseyi’nin ulaşımla ilgili tüm tarafları bir araya getirerek yaptığı toplantılardan çıkan sonuçların hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bu süreçte yerel yönetim acilen kamusal görevini anımsamalı ve toplu ulaşımı sağlama görevine dönmelidir."