Rektum Kanseri Erken Teşhis İle Önlenebilir Ve Tedavi Edilebilir
Hastaneden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Yüksel, rektum kanserinin erken teşhisle önlenebilir ve tedavi edilebilir olduğunu kaydederek, gelişmiş cerrahi teknikler ve yeterlilik merkezlerinde yapılan operasyonlar sayesinde, hastaların büyük bir kısmının kalıcı kolostomiden kurtulabildiğini dile getirdi.
Prof. Dr. Yüksel, “Açık, laparoskopik ve robotik cerrahi gibi yöntemlerin yanı sıra, TaTME ve intersfinkterik rezeksiyon gibi zorlu tekniklerin kullanılması, tedavi başarısını artırıyor” diye konuştu.
Yüksel, rektumun, vücut için kritik bir işlev gören dışkı depolama ve boşaltım işlemlerini gerçekleştirdiğine dikkati çekerek, "Rektum kanseri erken teşhis ile önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık. Bu kanser türü çoğunlukla poliplerden kaynaklanır ve kolonoskopi gibi endoskopik yöntemlerle erken aşamada tespit edilmesi durumunda, tümörün yayılımı durdurulabilir." ifadelerini kullandı.
50 yaş altı vakalarda artış
Rektum kanserinin kan yolu ile uzak organlara, lenfler yolu ile doğrudan komşu organlara veya bağırsak duvarını aşarak karın zarına yayılabileceğini kaydeden Prof. Dr. Yüksel, hastalığın neredeyse yüzde 90'ının 50 yaş üstü bireylerde görülmesine rağmen, son yıllarda 50 yaş altı vakalarda da artışın dikkati çekici olduğuna işaret etti.
Ailede kolon-rektum kanseri öyküsü olanlar veya inflamatuar bağırsak hastalığı bulunan bireylerin daha yüksek risk altında olduğunu vurgulayan Yüksel,"Hastalığın belirtileri arasında kanla karışık dışkılama, dışkılama alışkanlıklarında değişiklik, karın ağrısı, aşırı gaz ve şişkinlik gibi semptomlar yer alıyor. Erken tanı için fizik muayene, rektal tuşe, kolonoskopi ve biyopsi gibi yöntemler büyük önem taşıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Tedavide önemli gelişmeler
Prof. Dr. Yüksel, rektum kanserinin tedavisinde son 20 yılda önemli gelişmeler yaşandığını belirtti. Multidisipliner bir yaklaşımla, cerrahi, medikal onkoloji, radyoloji ve radyasyon onkolojisi alanlarında kaydedilen ilerlemelere dikkati çeken Yüksel, özellikle kemo-radyoterapi ile tümörün küçültülmesi ve organ koruyucu yöntemlerin geliştirilmesinin tedavi seçeneklerinde önemli bir yer tuttuğunu, kalıcı kolostomi gereksiniminin azaltılmasına yönelik olarak son yıllarda yaşanan devrimsel dönüşüm olduğunu kaydetti.
Gelişmiş cerrahi teknikler ve yeterlilik merkezlerinde yapılan operasyonlar sayesinde, hastaların büyük bir kısmının kalıcı kolostomiden kurtulabildiğinin altını çizen Yüksel, açık, laparoskopik ve robotik cerrahi gibi yöntemlerin yanı sıra, TaTME ve intersfinkterik rezeksiyon gibi zorlu tekniklerin kullanılması, tedavi başarısını artırdığını ifade etti.