CHP İl Başkanı Pekcanlı, 'Çevre Gönüllüleri'ni Neden Kovdu?
Edirne Çevre Gönüllüleri Derneği (EÇGD) temsilcileri, Tavuk Ormanı'nın koruma altına alınması için yaptıkları çalışmaları anlatmak üzere CHP Edirne İl Başkanı Fevzi Pekcanlı'yı ziyaret etti. Ziyaret sırasında Dernek temsilcileri ile Pekcanlı arasında geçen diyalog, duyanları şaşırttı.
Metin Özaydınlık, Edirne Çevre Gönüllüleri Derneği olarak ziyaret ettikleri CHP Edirne İl Başkanı Fevzi Pekcanlı ile aralarında geçen diyalogları, 'Nasıl kovulduk' başlığı ile sosyal medya hesabından paylaştı. "EÇGD olarak CHP’ye ziyarete gittik. İl Başkanı bizi kapıda karşıladı. Odasına davet etti. Çay ikramı ve hoşbeşten sonra konuya girdik. Tavuk Ormanı'nın koruma altına alınması için yaptığımız çalışmaları kendisine anlattık. Fazla uzatmayayım, buraya kadar her şey normal gitti. Kovulmamıza neden olan diyalogları yorumlarınıza sunuyorum." diye söze başlayan Özaydınlık, o diyalogları tek tek paylaştı...
"Diyalog 1: (Tavuk Ormanı ile ilgili yaptığımız panele katkı koyan akademisyenlere yönelik polemik)
İl Bşk: Onlar önce kendi üniversitelerinde ağaç kesimini engellesinler.
Dernek: Haklısınız ama bilirsiniz insanlar çalıştıkları kurumla başları derde girsin istemiyor, işsiz kalma kaygıları vardır, anlamak lazım.
İl Bşk: Üniversite bina yapmak için bir yığın ağaç kesti kimse sesini çıkarmıyor.
Dernek: Bizim dernek olarak bu konuda basın açıklamamız var. Neyse, biz konumuza dönelim.
Diyalog 2: (Zübeyde Hanım parkı meselesine yönelik polemik)
İl Bşk: İşletmeci bin küsur metrekarelik kapalı alan yapmış, yıkıma gittik, mahalle halkı bile yanımızda durmadı. İşletmeciden yana oldular.
Dernek: Öyle olduğunu sanmıyorum, mahalle halkı neden işletmeciyi tutsun?
İl Bşk: Sivil toplum örgütleri de bize destek olmadı.
Dernek: Belediyenin böyle bir destek talebi olmadı ki. Park bu duruma bir gecede mi gelmiş, yıllarca yaptığı eklentilere neden sessiz kalınmış? Sözleşme dışı davranan kiracıyı çıkarırsınız olur biter. Yeşil alanlara yapılmış bütün işletmeler aynı durumda, hepsine çeki düzen verilsin, destek isterseniz biz hazırız. Nerde kalmıştık...
Diyalog 3: (Belediye Başkanı'na yönelik polemik)
İl Bşk: Yalnız başkanıma laf söyletmem, en azından konuşabildiğiniz biri değil mi?
Dernek: ?!??! (İçimden 'Çok şükür, Allah zeval vermesin' diye geçiriyorum.)
Dernek: Ya evet, konuşulabiliyor tabi ama o yine bildiğini yapıyor
İl Bşk: Ben başkanıma hakaret ettirmem, siz buraya gelip başkanım hakkında konuşamazsınız.
Dernek: Yahu ne hakareti? Konuyu siz açtınız, biz de düşüncemizi söyledik. En iyisi biz konumuza dönelim...
Diyalog 4: (Kırkpınar Güreşleri, Kültür Merkezi ve Dinozor Parkı hakkında polemik)
İl Bşk: Yani siz şimdi 100 yıllık Kırkpınar alanının yeri mi değiştirilsin diyorsunuz? Olur mu öyle şey? 1912 yılından beri orada yapılıyor.
Dernek: Söz ettiğiniz tarih Balkan Savaşı'na denk geliyor, biliyorsunuz atalarımız Sarayiçi'de ağaç kabuğu kemirmişler, açlıktan ölmüşler. Bu yıllardan başlayarak yaklaşık 10 yıl boyunca güreşler yapılamamış. Tarihçiler resmi olarak Kırkpınar Güreşleri'nin 1924 yılında Sarayiçi'de yapılmaya başlandığını söylüyorlar.
İl Bşk: Ben buna karşıyım, Kırkpınar'ın yeri Sarayiçi.
Dernek: Ama biz bu alanda ısrar ederek hem 70’in üzerinde kuş türünün yaşadığı hem de endemik ve nadide bitkiler bulunan bir alana zarar veriyoruz. Üstelik Kırkpınar burada yapıldığı için gelişemiyor. Kokoreç dumanları, çevirme kokuları arasında insanlara bir güzellik sunamıyoruz. Panayır olmaktan çıkaramıyoruz Kırkpınar etkinliklerini. Ne bir Kırkpınar müzemiz var ne de bir sergi alanımız. Hiç olmazsa Belediye şu kültür merkezi inşaatını tamamlasaydı.
İl Bşk: O bina seçim yatırımı için yapılmaya başlandı. Edirne’nin daha öncelikli gereksinimleri varken oraya o yatırımı yapmak yanlıştı.
Dernek: Edirne’nin en önemli ihtiyacı plastik oyuncaklardan dinozor parkı mı? Oraya harcanan parayla kültür merkezini tamamlayabilirdi belediye.
İl Bşk: (Gözlerini pörtleterek) Dinozor parkı dedirtmem, hakaret ettirmem, sizin niyetiniz anlaşıldı, bu kadar yeterli gidebilirsiniz.
Dernek: İyi de orada dinozorlar yok mu? Dinozor parkı değil mi? Neyse, asıl sizin tavrınız anlaşıldı. CHP her yerde oylarını artırırken Edirne'de neden oylarının azaldığını şimdi daha iyi anladık. Size kolay gelsin."
Özaydınlık, diyalogların paylaştıktan sonra, düşüncelerini şu cümlelerle anlattı: "Biz çıkarken İl Başkanı bir şeyler söyleyerek kapıya kadar geldi, bizi geçirme nezaketinde bulunuyor zannettik, arkamızdan vurulan kapı sesiyle irkildik. Meğer kovulduğumuzu iyice vurgulamak amacıyla kapıyı çarpmak için arkamızdan söylenerek gelmiş.
Biz ilk şoku atlattıktan sonra herkes yutkunarak birbirine baktı. CHP gibi asırlık bir partinin Edirne teşkilatının en tepesinde böyle bir 'zat-ı muhterem'in bulunması gerçekten üzücü."
"HİÇ ŞAŞIRMADIM..."
Ahmet Gökhan Demirer isimli vatandaşın konuyla ilgili yorumu ise şöyle oldu: "Hiç şaşırmadım. Son yerel seçimlerde nerdeyse Tüm Türkiye’de oylarını artıran CHP’nin önceki yerel seçime göre 10 puanlık kayıp yaşadığı Edirne’nin CHP il başkanının böylesi düşük seviyede olmasına şaşırmadım. Sanırım epey siniri de bozuk, belli ki yerini dolduramadığının da farkında ve yerini sağlam hissetmiyor ama bırakmak da istemiyor, yapışmış, Başkanım da Başkanım diyor, durumu idare ediyor. Ayrıca: Edirne CHP il başkanının Kırkpınarın tarihinden bihaber olmasını da ayıpladım; güreşlerin Sarayiçinde yapılıyor olmasının tarihsel ve kültürel hiç bir bir geçmişi olmadığını, vaktiyle zamanın akillerine danışarak alınmış İDARİ bir kararla güreşlerin Sarayiçinde yapıldığını ve artık bu tercihi savunmanın yersizliğini ve yanlışlığını bilmeliydi. Ama o da aynen körükörüne savunucusu olduğu belediyenin alternatif almayan, ses yükseltmeyen ve statükocu, idare i maslahatçı anlaşında demek ki. Hiç şaşırmadım. Çözüm: Edirnelilerin siyasette daha aktif olmaları, bu kifayetsiz muhterislete artık yeter demeleri gerekiyor."