ÜLKE OLARAK UÇUYORUZ

ÜLKE OLARAK UÇUYORUZ
İsmet ESENGİN yazdı

SUYA YAZI YAZMAK

ÜLKE OLARAK UÇUYORUZ

İsmet ESENGİN

Bakmayın bazı mihrakların kriz söylentilerine. Türkiye resmen uçuyor. Gökyüzüne doğru mu, uçurumdan aşağı mı anlaşamıyoruz ama uçma konusunda hepimiz hemfikiriz. Örneğin ekonomimiz uçuyor. 2003 yılında dünyanın en büyük 17. ekonomisiydik. (Gerçi 50 yıl önce de aynıydı) Bugün bu unvanımızı koruyamadık, 19.luğa düştük ama yollar, köprüler, hastaneler, okullar bolca da camiler yaptık. Yaptık derken paralı yaptık. Paraları da milletin orasına koyacağız diyen müteahhitlere verdik. Gerçi bunlar devletin asli görevi ama olsun. Yaptık mı, yaptık. Koydular mı, koydular. Sonuç olarak bir adım ileri gitmedik belki ama kıskanılan ülke olduk. Tek bir fabrika yapmadık, hatta olanları da sattık ama olsun. Onu diyen nankörlerin de o paralı yollar, köprüler, şehir hastaneleri ve kıraathaneler yüzüne gözüne dursun. Bedava kekler de boğazlarında kalsın.

Mis gibi bir rejimimiz oldu. Her şeyi bilen, her şeye gücü yeten, yokları var eden, varları yok eden dünya liderimiz, başkanımız oldu. (Nereye gidiyor bu tanım yahu. Haşa, bazı AKP’liler Allah'ın bütün vasıflarını taşıyan lider dediklerinde kızmıştık. Bakın dilimize dolandı.) O ne derse o oluyor. Bir gün birine methiler düzüyor, alkışlıyoruz. Ertesi gün aynı kişiye hain diyor yine alkışlıyoruz. Birine alçak, cibilliyetsiz diyor alkış kıyamet. Sonra aynı kişi memleketini seven ‘Devlet’ adamı, Cumhur ittifakının vazgeçilmezi. Ortalık yıkılıyor. Hem icrayı hem yürütmeyi hem de denetimi yani yargıyı tek başına elinde bulunduran bir liderimiz var. Üzerimize çay paketleri atıyor, dua ediyoruz. Çok şanslıyız.

Aynı zamanda iktidarı ve muhalefeti ile çok istikrarlı bir ülkeyiz. Bugünün genç kuşakları hep aynı liderlerle büyüdü. Seçim kazanılsın kaybedilsin ne iktidar ne de muhalefet liderlerinde değişim olmadı. Ha arada kaset mağdurları olmadı değil. Ama o kişilerden de parti lideri olmasalar bile, elden ayaktan düşseler dahi vazgeçmedik. Vekil yaptık. Memlekete hizmete yataklarında devam ediyorlar.

Dünya teknoloji liginde lideriz mesela. Ama en alt ligde. Tutturmuşlar Endüstri 4.0 diye. Kardeşim biz 2 buçuktayız. Bak buçuk diyorum, buçuğu da var. Elde kalanları da satarsak 1.0 olacağız. Dördüncülük bize yakışmaz. Eğitimde çağ atladık mesela. Birleşmiş Milletler araştırmasına göre dünya eğitim kalitesi sıralamasında 99. sıradaymışız. Bu Birleşmiş Milletler bize karşı birleşmiş kardeşim. Kolay söyleyemeyelim diye 100. yapmamışlar. Ne güzel dindar ve kindar nesil yetiştirdiğimizin farkında değil salaklar. Dünya Adalet Projesi kuruluşunun araştırmasına göre Dünya Hukukun Üstünlüğü sıralamasında ise 101. olmuşuz. Diyorum, bu gavurlar bize gıcık diye. Niye 100. değil kardeşim? Ne gareziniz var bize? Uluslararası Şeffaflık Örgütü de boş durmamış dünya yolsuzluk algı endeksinde 81.liği layık görmüş bizi. Yapmayın kardeşim. Dünyada bizim kadar yol yapan ülke var mı? Hem bu kadar yol yap hem yolsuzlukla anıl. Tuh size. Taraflı bunlar.

Dünya basın özgürlüğünde 157. sıradaymışız. Allah'ım aklıma mukayyet ol. Bu araştırmayı yapanlar hiç havuz medyasını izlemiyorlar sanırım. Ne kadar özgürce yalan söylüyorlar, nasıl rahatça ana avrat küfür edebiliyorlar, nasıl fütursuzca itibar cellatlığı yapabiliyorlar. İşlerine gelmiyor elbette. Takılmışlar bir iki eleştiri yapan medyaya. Ağzını açana dayıyorlarmış cezayı. Kardeşim, niye eleştiriyorsunuz? Sizin iktidarı övme özgürlüğünüzü elinizden alan mı oldu? Siz de övün bakın bakalım size dokunan oluyor mu? Sonra elaleme rezil oluyoruz. Neymiş efendim, basın özgürlüğü yokmuş.

En sevdiğim de dünya mutluluk sıralamasında 75. olmuşuz. Ne mutlu bize. Sokağa çıkın, bizden mutlu bir toplum var mı? En ufak sorunda herkes birbirinin anasının bacısının hatırını sormuyor mu? Haksız olsa bile güçlü olan karşısındakini güzelleştirmiyor mu? Başımızdakilerden hiç ‘alçak, şerefsiz, cibilliyetsiz, namussuz, afedersin Ermeni, soysuz vb.’ güzellemeler duydunuz mu? Ben hep 'canım kardeşim, sevgili arkadaşım, sayın bilmem kim’ diye hitaplardan sıkıldım bile. Ne bu kardeşim. Nezaketten kırılacaklar yahu. Biz güler yüzlü, mutlu bir toplumuz. Bu kadar değerleri tecavüze uğrayan, yine de tecavüzcüsünden vazgeçmeyen başka örnek var mı dünyada. Pehhh!!!

Kadın cinayetlerinde, çocuk istismarında dünya lideriyiz, bunu kimse görmüyor. Liderlikse lideriz işte kardeşim. Boş yapmayın, dağılın. Halimiz Hüsmen ağanın haliyle tıpkısının aynısı. (Fıkra bana aittir)

Hüsmen ağa trafik kazası geçirmiş. 6 ay komada kalmış. Gözünü açtığında komşusu İbrahim baş ucundaymış.

- İbram, n’oldu bana be kızanım?

- A be Üsmenagam, kaza geçirdin beya. Asan’ın traktörle çarpıştın. Kafan piiz diye suç sana kaldı.

- Yapma be! Benim birader iyi mi?

- Maalesef kazada raametlik oldu.

- Deme be! Vay başıma. Taksi?

- Pert. Kazada Asan’ın traktör yufka gibi ezmiş. Sana da yaşamaz dedilerdi.

- Benim anım nerdedir? Gelmez mi?

- İngem senden ümidi kesince seni boşadı Asan’a kaçtı beya. Altınları da götürmüş.

- Gızım?

- Asan sermaye yapmış, götü yola düştü diyolar.

- Çocuk?

- Asan dövmüş, evden kaçmış. Hibne olmuş diye konuşurlar.

- Tarlayı kim işliyo?

- Borcun vaamış, banka el goydu. Senin altınlarla Asan almış tarlayı.

- Evim?

- İngemin üstüne yapmışın. Asan oturur. Kerane gibi kullanır evi.

- Güpek?

- Asan’ın güpek düdükler onu, bir sürü enciği oldu.

- İç mi iyi aberin yoktur be İbraam?

- Vaa. Bizim takım şampiyon oldu.

- Ohhhhh.Şükürler olsun. Nasıl geçirdik Asan’ın takıma.

Sözün Özü: Baş aşağı düşerken poponun yukarıda olması popoyu kurtardığın anlamına gelmez.