Ulaş DEMİRAY
AYASOFYA KİMİN MÜLKÜ?
ENEZ MEKTUBU / Ulaş Demiray
Bence, Ayasofya’nın müze olmaktan çıkarılması ve sadece Müslümanların ibadetine açılması konusu Recep Tayyip Erdoğan’a ve AKP’ye Devlet Bahçeli ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nca dayatılan bir çıkmaz sokaktır. İstanbul’un fethi törenleri dolayısıyle Diyanet tarafından galiba bir oldu bitti ile Ayasofya’da okunan fetih duası ve ardından Bahçeli’nin AKP’den önce öne çıkma gayreti ile burasının müze olmaktan çıkarılması şeklindeki popülist zıplayışı ile Recep Tayip Erdoğan iki arada bir derede kalmıştır. Böylece sorun Yunanistan’dan başlayarak, Rusya’ya, ABD’ye kadar uzanan bir milli egemenlik sorunu haline getirilmiştir.
***
Cumhurbaşkanı topu yargıya atarak, şimdilik bir süre kazanmış olsa da DİYANET ve BAHÇELİ ikilisi sayesinde kendisine ve partisine hiçbir yararı olmayacak bir konuyu hiç zamanı değilken ve hiç gereği yokken önünde bulmuştur. Tam Libya konusunda ABD ile iyi bir işbirliği fırsatını yakalamışken, salgın sürecinde yaptığı dış yardımlarla tüm dünyada sempati toplamışken, tüm Hristiyan dünyasının tepkisini çekeceği belli olan 85 yıllık küllenmiş bir sorunu bu aşamada kucağında bulması sanırım arzu ettiği bir durum değildi.
***
Cumhurbaşkanı’nın kimleri kendisine kılavuz seçeceği, kimlerle nereye varmak isteyeceği kendi bileceği iş. Elbette bu tür akılsız çıkışlardan yarar umulurken yapılan tartışmalar sonucunda kazın ayağının öyle olmadığının geniş kitlelerce anlaşılması çok şaşılacak bir şey değildir. Örneğin bu tarihi eserin Fatihin ÖZEL MÜLKİYETİ olması öne çıkarılarak camiye dönüştürülmesi istenilmektedir. Bu yaklaşım ilk anda önemli bir neden olarak kullanılsa da etik de değildir, geçerli de değildir. O günkü devlet düzeni ve kuralları içerisinde bunu yadsıyamayız. Ancak, Osmanlı Devleti’nin 1918'de, 1 'inci Dünya Savaşı’nda yenilerek İstanbul’un önce geçici daha sonra da Mart 1920'de kesin olarak işgali ile Osmanlı toprağı olmaktan çıktığı, neyse ki 1922’de de Osmanlı ordusu tarafından değil, Türk ordusu tarafından işgalden kurtarılarak Türkiye topraklarına katıldığı, bu sonuçla birlikte Osmanlı Devletinin de yıkılışını tamamlayıp, tarih sayfalarında yerini aldığı unutulmamalıdır. Böylelikle hukuken Fatih’in mülkü o tarihten itibaren şahsi mülk olmaktan çıkmış ve YENİ TÜRKİYE DEVLETİ’nin mülkü olmuştur. Yani tapu, hukuken hükümsüz kalmıştır. Kaldı ki bu tür tapular geçerli olsa Fatih’in ve pek çok Osmanlı Sultanı’nın Yunanistan’da, Balkanlar’da, Kutsal topraklarda varlığı bilinen tapularının hükmünü ve geçerliliğini bugün iddia edebilmek de mümkün olabilirdi.. Mümkün mü?
***
Yani, Mülk artık hukuken Fatih’in değil, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nindir. Hele hele bu çağda bir ibadethanenin özel mülk gibi düşünülmesi inciticidir. Bu mülk üzerinde egemenlik hakları hiç tartışmasız devletimizindir. Devletimiz kuşku yok ki bu egemenlik haklarını korurken olaya “Türkiye nüfusunun %99'u Müslüman olan bir ülke” mantığıyla bakamaz. Burasının Hristiyan alemi için bir HAC YERİ olduğu gerçeğini dışlayıp, bu abide’nin bir Dünya mirası olduğunu sırf "Bahçeli biraz oy devşirsin” diye göz ardı edemez. Bugün Suudi krallığı “Kabeyiziyareti yasaklıyorum, bu benim egemenlik hakkım” diyebilir mi? Ya da bizler Mescid-i Aksa ve Kudüs için kendi kaygılarımızı yüksek sesle gösterince İsrail’in egemenlik haklarına saldırmış mı oluyoruz? Kaldı ki ülkemizin %90'ı Müslüman da değildir. Azınlıklar vardır, ataistler, deistler vardır ya da camileri değil Cemevleri’ni ibadet yeri sayan aleviler vardır. Üstelik Müslüman olup da burasının ibadete açılmasının yanlış olduğunu kabul eden azımsanmayacak bir kitle mevcuttur. Bir referandum yapılsa sonucun ne çıkacağını hiç kimse kestiremez..
***
Bahçeli’nin bu konudaki çıkışı samimi değildir. Samimi olsa Ecevit’le kurduğu koalisyon döneminde hiç yoksa bir kez usulen Ayasofya’yı gündeme getirebilirdi. Hiç böyle bir çıkış yaptığını hatırlayan var mı? Bakın bakalım seçim bildirgelerine; bu konuda tek bir satır var mı? O nedenle egemenlik haklarımızı Bahçeli ve partisinin oy hesaplarına göre değil, ulusal menfaatlerimizi, dış ilişkilerimizi, evrensel kültüre, inançlara saygımızı ve bakış açımızıdikkate alarak kullanmalıyız.
Nitekim Ayasofya’nın MÜZE olması kararı da egemenlik hakkımızın layıkı ile kullanılmasının güzel bir örneğidir.. Ben Cumhurbaşkanı’nın bu dirayeti göstereceğine inanıyorum.